Warning: "continue" targeting switch is equivalent to "break". Did you mean to use "continue 2"? in /var/www/vhosts/kocaelidebugun.com/httpdocs/wp-content/plugins/sayfa-olusturucu/inc/styles-admin.php on line 392
Bir kişi erken seçime gidelim diyecek ve erken seçime gidilecek. | Kocaelide Bugün
Genel Politika

Bir kişi erken seçime gidelim diyecek ve erken seçime gidilecek.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, NTV’de “Kılıçdaroğlu Özel” programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, Ahmet Arpat’ın sorularını yanıtladı. Bence asıl sorulması gereken soru belki şu, erken seçim şartları kimin için olgunlaştı? Erken seçime kim karar..

Bir kişi erken seçime gidelim diyecek ve erken seçime gidilecek.

Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, NTV’de “Kılıçdaroğlu Özel” programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, Ahmet Arpat’ın sorularını yanıtladı.

Bence asıl sorulması gereken soru belki şuerken seçim şartları kimin için olgunlaştı? Erken seçime kim karar verecek? Parlamento karar verecek dersek doğru parlamento sonunda bir oylama yapacak. Ama kararı parlamento vermeyecek bir kişi verecek. Bir kişi karar verecek, “erken seçime gidiyoruz” diyecek, ona göre bakanlık bürokrasisi harekete geçecek, yasa teklifleri hazırlanacak, parlamentoya sunulacak ve erken seçim kararı alınacak. Dolayısıyla erken seçim hani kamuoyunun beklediği ya da kamuoyunun işte erken seçimin koşulları oluştu dolayısıyla artık bir erken seçim kaçınılmazdır diye oturup düşündüğü, tartıştığı bir seçim süreci değil, tek adam rejiminin başlangıcını yaşıyoruz biz. Dolayısıyla bir adam karar verecek sarayda oturan bir kişi erken seçime gidelim diyecek hiç kimse itiraz etmeyecek ve erken seçime gidilecek. Gelinen tablo üzülerek ifade edeyim bu.

Ha, biz erken seçime hazır mıyız? Evet hazırız. Biz daha önce görevden alınan Belediye Başkanları için o Belediye Başkanlıkları için “yeniden seçim yapalım” dedik. Bir demokrasinin namusunu kurtaralım, bir kişi istifa ettiyse seçim yapılsın ve oraya seçimle bir Belediye Başkanı gelsin. Dolayısıyla bütün dünyaya şu mesajı verebiliriz o zaman. Bir kişi istifa etti Belediye Başkanlığından, ama belde halkı tekrar toplandı ve kendi yeni Belediye Başkanını seçti ve Türkiye’de demokrasi vardır algısını daha güçlü olarak biz dünyaya ifade edebilirdik, ama bu fırsat da olmadı. Çünkü yine sarayda oturan bir kişi dedi ki, “hiç gerek yok erken seçime, ben zaten adayı belirledim bu gidecek orada oturacak…” Dolayısıyla demokrasi sürekli kan kaybeden bir kurum haline geldi Türkiye’de.

Bugün için herhangi bir ittifak söz konusu değil. Ama söylediğim gibi demokrasiden yana kim tavır alıyorsa biz onlara “evet” deriz yani. Siz demokrasiden yana tavır alıyorsunuz biz size karşıyız demek, biz otoriter rejimden yanayız demektir. Biz de demokrasiyi savunuyoruz. Kim demokrasiyi savunuyorsa başımızın üstünde yeri var. Elbette oturulacak, tartışılacak, konuşulacak, her partinin ayrı programı var, ekonomiye ayrı bakış açısı var, sosyal hayata ayrı bakış açısı olabilir, eğitime ayrı bakış açısı olabilir. Ama hepimizin bir ortak paydasının olması lazım. Nedir? Demokrasi. Demokrasi içinde İYİ Parti de, MHP de, DSP de, diğer partiler de bir araya gelebilirler, oturup konuşabilirler, demokrasiyi savunabilirler.

Şimdi bakın, biz öteden beri şunu ısrarla söyledik. Türkiye’de demokratik kuralların tam anlamıyla yerleşmesi için Türk hukuk sisteminin darbe hukukundan arındırılması lazım. Yani darbe dönemlerinde yapılan yasaların demokratik bir anlayışla değiştirilmesi lazım. Ben Sayın Davutoğlu’na da, Sayın Binali Yıldırım’a da ve Sayın Erdoğan’a da teklif ettim. Biz AB’ye tam üye olmak istiyoruz. Güzel, tam üye olacaksak bize fasıl aç diye bekliyoruz. Efendim şu faslı aç biz oturup konuşalım. Niye fasıl açmalarını bekliyoruz oturalım biz yapalım. Bizim aklımız yok mu, biz dünyayı görmüyor muyuz? Görüyoruz. Oturalım bütün düzenlemeleri yapalım ve dönüp AB’ye diyelim ki kardeşim ne konuşuyorsunuz biz hepsini yaptık zaten. Şimdi bu olgunluğa bizim demokrasi kültürümüz henüz yetişmiş değil. Bu olgunluğu önce yakalamamız lazım. Siyaset kurumu bu olgunluğu yakalamalı. Benim ülkemde, bu ülkenin insanı yani benim insanım neden üçüncü sınıf demokrasiye layık. Niye birinci sınıf demokrasi olmasın, niçin medya üzerinde bu kadar baskı olsun? Bunu hazmedemiyorum.

Ben size bir örnek vereyim medya deyince aklıma geldi. Şimdi tartışmalar oluyor, örneğin bize en ağır eleştiriler yapılıyor hükümetin ve saray çevresinin değişik katlarından. Aynı konu 10 kişi tarafından dillendiriliyor ve ayaküstü bile 45 dakika Grup Başkanvekilinin söylemleri televizyonlarda canlı olarak yayınlanıyor. Aynı olaya bizim Grup Başkanvekilimiz yanıt vermek için basın toplantısı yapıyor televizyonlarda tık yok. Dolayısıyla bu Türkiye’de demokrasinin olmadığını gösterir, medya üzerindeki baskıyı gösterir. Biz anlıyoruz, medya üzerinde baskı var, çok iyi anlıyoruz. Telefonların geldiğini de çok iyi biliyoruz. Ama Türkiye bu baskıya nereye kadar tahammül edecek, nereye kadar gidecek bu. Siyasette gerginlik, ben de biliyorum gerginlik var. Gerginliği yaratan kim, ben miyim?

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL