“İsrail’in Filistin’e yönelik tecavüzkar tutumunu şiddetle kınıyoruz”

 Yeniden Refah Partisi Çayırova İlçe Başkanı Aykan Dönmez yaptığı basın açıklamasıyla gündemi değerlendirdi. Dönmez açıklamasında:”İşgalci Siyonist İsrail Devleti’nin uluslararası hukuku hiçe sayan bir şekilde güvenlik duvarına yakın oldukları iddiasıyla Filistin İdaresi’nin..

“İsrail’in Filistin’e yönelik tecavüzkar tutumunu şiddetle kınıyoruz”

 Yeniden Refah Partisi Çayırova İlçe Başkanı Aykan Dönmez yaptığı basın açıklamasıyla gündemi değerlendirdi.

Dönmez açıklamasında:”İşgalci Siyonist İsrail Devleti’nin uluslararası hukuku hiçe sayan bir şekilde güvenlik duvarına yakın oldukları iddiasıyla Filistin İdaresi’nin egemenliği altındaki Doğu Kudüs’ün Sur Bahir bölgesinde yer alan Filistinlilere ait konutları yıkması tam bir insanlık suçudur.

İşgalci İsrail’in bu tutumu tamamen Filistinlileri Kudüs’ten uzaklaştırmaya yönelik planlı bir adımdır.Sözde İsrail-Filistin sorununun çözümü için ortaya konmaya çalışılan “Yüzyılın Anlaşması”(Safka el Karn) planını devreye sokmaya çalışan ABD ve İsrail ittifakının gerçek amacı da Filistinlilere yönelik konut yıkımı ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.

1967 yılında meydana gelen “Altı Gün Savaşı” sırasında Filistin’in Batı Şeria bölgesinde hiçbir Yahudi yerleşim alanı olmamasına rağmen, ilerleyen zaman içerisinde İsrail’in işgal planı dâhilinde bu bölgenin %60’ı işgal edilmiş oldu. Keza Doğu Kudüs’te de benzer şekilde Filistinlilerin evleri yıkılmakta ve yerlerine işgal konutları inşa edilmektedir.

BM 4. Cenevre Konvansiyonu’nun işgal altındaki topraklar üzerinde yerleşim yeri kurulmasını yasaklamasına rağmen, işgal göz göre göre tüm hızıyla devam etmektedir.Müslüman Ülkelerin bu duruma sessiz kalması durumunda yakın bir gelecekte Kudüs’teki işgalci İsrail’in yeni yerleşim birimleri tüm demografik yapıyı bozacak ve İsrail’in hedefi gerçekleşmiş olacaktır.

BM ve AB’nin bu gayri kanuni yıkım ile ilgili cılız açıklamalarını görmezden gelen İsrail’in amacının barış olmadığı bir kez daha ortaya çıkmıştır.Bütün bu kötü niyetli adımlara rağmen, Trump ‘ın damadı ve Başdanışmanı Yahudi asıllı Kushner’in bu ay sonuna doğru “Refah İçin Barış” kapsamında, ABD’nin Orta Doğu Özel Temsilcisi Jason Greenblatt, Dışişleri yetkilisi Brian Hook ve yardımcısı Avi Berkowitz ile birlikte Ortadoğu’da mekik diplomasisi için bazı ülkelerle temaslarda bulunacak olmaları tamamıyla gayri samimi olup, sadece İsrail’in çıkarlarına hizmet amaçlı adımlardır.

Sonuç olarak, işgalci İsrail’in Filistin topraklarına yönelik bu tecavüzkâr tutumunu şiddetle kınıyor, bir an önce Filistinlilerin haklarının korunabilmesi için başta Türkiye olmak üzere tüm İslam Âlemi’nin gerekli somut adımları atmasını bekliyoruz.

Gündemdeki bir diğer husus ise, Mustafa İslamoğlu’nun 2017 yılı Ramazan ayında bir iftar programında Hz. Hatice annemiz için kullandığı maksadını ve haddini aşan çirkin ifadeleridir. Bahse konu programın sonlarında Mustafa İslamoğlu, bazı edepsizlerin iftiralarına cevaben Peygamber Efendimiz(sav)in evliliklerini anlatırken, Hz. Hatice annemizin daha önce yaptığı evlilikleri “iki kocadan arta kalmış” şeklinde ifade etmeyi tercih etmiştir. Devamında Efendimizin (sav) diğer evliliklerinden de bahsederken “bazısı iki kocadan arta kalmış” diyerek bu çirkin ifadedeki ısrarını sürdürmüştür.

Ahzâb suresinde buyrulduğu gibi, Efendimizin hanımları bizim annelerimizdir ve Hz. Hatice annemiz bu ayetin yücelttiği ilk kişidir. Yeryüzünün en hayırlı kadını, Efendimizin (sav) en sevdiği kişi olan Hz. Hatice annemiz hakkında konuşurken ne kadar dikkat edilmesi gerektiğini anlatmaya gerek yoktur.Hele ki bir ilahiyatçıya bunu anlatmak yersizdir.

İlahiyatçı kimliği yanında edebiyatçı, şair ve yazar gibi sıfatları da bulunan 60 yaşına merdiven dayamış bir insanın konuştuğunu bilmeyecek kadar cahil olması beklenemez. Bu doğrultuda sosyal medyada kendisine yöneltilen eleştiri ve tepkilere karşı özür dilemesi beklenirken, “özrü kabahatinden büyük” dedirten açıklamaları ile hatasında tekrar etmiştir.

Mustafa İslamoğlu’nun hakarete varan bu çirkin ifadelerini şiddetle kınıyor ve kendisini tüm Ümmetten özür dilemeye, hatasını kabul etmeye davet ediyoruz.Bu şekilde edepsiz bir ifadenin bir siyasinin, bir ünlünün, bir iş adamının annesi hakkında kullanılması durumunda neler olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Bu durum dini değerlerimizle ve hassasiyetlerimizle nasıl oynandığını da ortaya koymaktadır. Bize okutulan, izletilen, öğretilen hususların bizleri nereye götürdüğünü üzülerek takip ediyoruz.

En hassas olduğumuz İslam’a ve değerlerine en ufak hakarete dahi cesaret edilememesi için yasal düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç vardır. Bu yaşanan olay tekrar göstermiştir ki eğitim sisteminden sosyal medyaya, televizyon yayınlarından gazete-dergi yayınlarına kadar gençlerimizi zehirlemeye devam eden tüm oluşumlarla top yekûn mücadele etmeli ve ivedi olarak somut adımlar atılmalıdır.”dedi.

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL