Güncel Manşetler Politika

Saadet Partisi Kocaeli’de Kadın Kolları Toplandı

Saadet Partisi Kocaeli İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Şengün, İlçe Kadın Kolları başkanları ile bir araya geldi. Kadın kolları olarak yapılan istişare toplantısına ilçe başkanları eksiksiz katılırken toplantıda yerel ve..

Saadet Partisi Kocaeli’de Kadın Kolları Toplandı

Saadet Partisi Kocaeli İl Kadın Kolları Başkanı Reyhan Şengün, İlçe Kadın Kolları başkanları ile bir araya geldi.

Kadın kolları olarak yapılan istişare toplantısına ilçe başkanları eksiksiz katılırken toplantıda yerel ve ülke gündemine dair paylaşımlarda yapıldı.

İlçe Başkanlarına hitap eden Şengün konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

“İnsanın hayırlısı, insana faydalı olandır.” düsturuyla yaşamaya çalışıyor, “yaratılanı severiz Yaratan’dan ötürü..” nasihatinden maksat, sözün aslındaki “ Halık’ı tazim, mahlukata şefkat” ifadesindeki şefkatin, sevgiden önce geldiğine inanıyoruz.  Çünkü şefkatin içerisinde sevgi ve beraberinde koruma duygusu olduğundan kapsayıcılığına önem veriyoruz. İşte yaratılış gayemizden maksat şükür ve hamd gereği olarak Cenab-ı Allah’ın verdiği iyi, güzel, faydalı, doğru, hakça ve adil olanı ayırt edebilme vasfımızı; kötü, çirkin, zararlı, yanlış ve zalimce olana galip getirmek, bunu fert, aile, toplum ve genel olarak insanlık üzerinde hakim kılmak, insanlığın huzur ve saadete kavuşması ve böylece Cenab-ı Allah’ı razı etme amacıyla çalışıyoruz.

İşte bu noktadan hareketle siyasete hizmet etmek değil de, siyaseti insanlığın hizmetine kullanmayı maksat edinmiş Milli Görüş mefkûresinin yegâne temsilcisi Saadet Partisi’nin Kocaeli Kadın Kolları Ekim ayı İlçe Başkanları toplantısını gerçekleştirmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Böyle kutlu bir gaye için sabah 09.00’da başlayacak olan toplantıya davetimizi emir telakki ettiniz, ilimizin dört bir köşesinden hoş geldiniz, izzet getirdiniz. Sizleri sevgi ve şefkatle selamlıyorum.

Siyaset, meşruiyetini bireylerin hak ve özgürlüklerini koruma amacından alan devlet eliyle hak ve adalet ilkeleri çerçevesinde insanlara hizmet etme işidir.
İnsanın özlemi ise, huzur ve saadet içersinde yaşamaktır. Saadet ancak sevgi ve kardeşlik, hak ve özgürlük, adalet, refah, saygınlık ortamında gerçekleşebilir.  Anayasamızdaki “T.C Sosyal bir hukuk devletidir”  tanımındaki sosyal devletten maksat, halkın bütününü gözeten hizmetlerde halkın bütününün ihtiyaçlarını karşılamayı görev sayan, refah gelir dağılımı bakımından zümrevi ve bölgesel dengesizlikleri gideren devlet demektir.

Sürekli en önde gelen bayrağımızdır diye ifadelendirdiğimiz ahlak ve maneviyat konusu, güzel ahlakın kökleştirilmesi, toplumsal hayatın sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi ve insanının huzura kavuşturulmasını elzem görmemizdir. Vatanımızın bölünmezliği, milletimizin her kesiminin birliği, beraberliği ve kardeşliği, temel esasımız olmak zorundadır.

Tahakkümü değil, hizmeti esas alma anlayışımızla yerel yönetimlere ayrı bir önem vermekteyiz. İmkanların ve yetkinin şehir merkezleriyle sınırlı kalmadığı, gençlik ve spor, kültür ve sanat, turizm ve çevre ile ilgili hizmetlerin ehliyet ve liyakatli kadroların özürlü, yaşlı, düşkün, dar gelirli ayırt edilmeden ve planlı bir şekilde uygulanacağı, çevreci, doğal dengeyi koruyan, mimari ahengin sağlandığı “medeni” şehir stratejilerin yapıldığı belediyelere hasretiz.

Eğitim, kişiliğin tam gelişmesini, insan hakları ve temel özgürlüklere saygının kuvvetlendirilmesini sağlayıcı nitelikte; insanların tümünü kapsayarak, hoşgörüyü, dostluğu ve barışı teşvik etmelidir. Eğitim ve öğretimde, kişilerin sadece bilgi ve becerilerle donatılması ki, bugün o da pek mümkün değil, yeterli olmayıp yüksek değerlerin kazandırılması amaçlanmalıdır.

Siyasi ve ideolojik yaklaşımlarla sürekli müdahale edilen eğitim sistemimiz artık başlı başına bir sorun haline gelmiştir. Üniversitelerimiz de bilimi, bilimsel araştırmayı yapan, yayan, teşvik eden kurumlar olamamaktadır. Hepimiz kendimiz ve aile bireylerimizin eğitim süreçlerinden müşahede etmekteyiz ki, Bilgi ve Teknoloji üretemeyen bir toplum olduk ne yazık ki..

Pratikte en çok ihtiyaç olan mesleki ve teknik eğitim, teşviksiz ve yetersizliğini artırmaktadır. Çıraklık ve meslek edindirme önemlidir. Özel vatandaşlarımız dediğimiz, gerek özürlü gerek üstün zekalı çocuklarımızın eğitimi planlı ve yeterli olmamaktadır. Bu büyük bir kayıptır, hem maddi hem manevi açıdan..
Araştırma geliştirme faaliyetlerine yapılan yatırımlar binde birler seviyesindeyken bu sorunlara çözüm nasıl üretilecektir.

Turizm ve turizmden elde edilecek kazanımlar her bakımdan hoyratça kullanılmaktadır. Geçtiğimiz haftalarda bir radyo kanalından dinliyoruz. Örneğin Rafting Sporu denilen konuda, ülkemizin bu alanda çok elverişli olduğu, ancak bütün rafting aktivitelerinin yabancı kurumlarca yapıldığı şeklindeydi. Aktivitelerin kaynağı bizim ama kazancı tamamen yabancıların. Bu konu elbette bu kadarla sınırlı olmayıp ülkemizin temel problemi olmaktadır.

Ülkemizi turizmde, sanayide eğitimde istihdamda vb. hemen her alanda yabancıların çalışıp ürettiği bir şantiye haline getirmişiz. Çalışma ve sosyal güvenlik alanında emeğin her sahada hak sebebi sayılacak bir değer haline getirilmesine acil ihtiyaç vardır. Her doğan vatandaşın sosyal güvenlik kapsamında olması planlanmalıdır. Vatandaşın buna hakkı olduğu gibi ülkemizin kaynakları buna müsaittir.

Sağlık politikalarındaki yaklaşım hatası ne yazık ki sağlık problemlerini yabancı ilaç şirketlerinin sermayesi haline getirmiştir. Sağlık ve tedavi yöntemleri, gerek tarihi gerek doğal kaynaklarımız gerekse de genç nüfusumuzun bu alanda üretkenliğinin sağlanabilmesi bakımından batı kaynaklı ya da dışa bağlı olmamayı gerektirecek niteliktedir.

TÜİK verileri kısmen de olsa gösteriyor;Aile çökmeye, gençlik maddiyatçılığa ve amaçsızlığa doğru sürüklenmektedir. Genç nüfusumuzla uluslar arası spor başarılarımız orantılı değildir. Vergi, zam, faiz, düşük ücret ve düşük taban fiyatlar vasıtasıyla milletin imkanları elinden alınmaktadır.Ekonomide üretim esaslı yatırımlar,  ancak göçü önlemek de yetmez, tersine göçü sağlayacak şekilde planlanmalıdır. Bunun çözümünü biz 1974’ten beri “dengeli ve yaygın kalkınma” şekliyle biliyoruz.

Tarım ve hayvancılık dediğimiz beslenme konusu; Avrupa Birliğinin kuruluş amacıdır. Kıtlık yaşayan Avrupa tedbirlerini alarak sırasıyla;

  1. Önce doymalıyız. 2.Gıda güvenliği ve 3.aşamada güvenli gıda projesi gerçekleştiriyorken; biz 1000 yıllık tarım ülkesi olarak doymak için dışa bağımlı ve güvensiz, genetiği bozulmuş sentetik gıdalara muhtaç hale gelmişiz.

Haberleşme ve bilişim gibi stratejik bir konuda dahi dışa bağımlı olmuşuz. Eğitimi Sağlık, Ekonomi, Dış Politika, Güvenlik Politikaları iflas etmiş bir ülkede AVM’lerde, kafelerde, çay bahçeleri ve mesire alanlarında gezip dolaşıyor olmakla avunacak kadar sorumsuz ve yetinecek kadar aymaz bir millet olamayız. İşte Saadet Partimizi farklı kılan hareket noktası, şefkat ve sevgidir. Amacı öncelikle ülkemiz insanı olmak üzere tüm insanlığın saadetidir. Buna nasıl ulaşacağının reçetesi elimizdedir. Temel unsurlarımız; Saygınlık, huzur, barış, kardeşlik, söylemde değil gerçek manada temel insan haklarının korunması, özgürlüktür.

Çatışmacı anlayış bizim inanç değerlerimizle bağdaşmaz. Çatışma, Darvin Teorisine dayanır. Yine “Ya benimlesin ya karşımdasın” zihniyeti İsrailiyattan gelir. Biz temel inanç, ilke ve değerlerimize aykırı yaklaşımları benimsemiyoruz. Zaten hiçbir fayda getirmediğini de görüyoruz. Bugün ülkemizin ve insanlığın temel sorunu “Çatışma”dır. “Adaletsizlik”tir. “Faiz Ekonomisi”dir. Siyonizm olarak tanımladığımız zulüm düzeni buralardan beslenmektedir. Bu durum siyonizmi besler ancak bizi ezer, öğütür. Bizim bu sistemlere bağlanmamız akıllıca olmaz. İste bu yüzden Milli Görüş mefkûresine bağlıyız.

Saadet Partisi, aziz milletimizin özgüveninin ifadesidir. Partimiz programının, insanımızın beklediği ve özlediği saadete kavuşmasını sağlaması inanç ve niyetiyle Eylül ayıyla birlikte yeni bir döneme başlamaktayız. Her yeni dönem yeni bir heyecan, yeni bir umuttur. Umutla ve inançla yoğun planlarımızı gerçekleştireceğiz. Önümüzde bugün gündeme ilave 3 ana konu var.
Bunlardan ilki 13-14-15 Ekim tarihinde gerçekleşecek Kocaeli Kadın Kolları Balgat Eğitimine icracı birimlerimizle katılmak olacak. Yaklaşık 100 kişilik bir ekiple 12 Ekim’de yola çıkacağız.

Bir diğer önemli başlık, 22 Ekim’de gerçekleşecek İl kongresidir. Ve üçüncü olarak 5 Kasım’da Türkiye Divanı’dır. Mutad çalışmalarımızı planlayıp, hedeflerimize ulaşmanın yanı sıra Ekim ayını kapsayan bu üç konuda da Kadın Kolları olarak etkili, disiplinli, ihlas ve ihsanlı çalışmalarımızla tamamlayacağız. Bunu yaparken önümüzdeki ilk seçimin milletimiz Saadet iktidarına kavuşacağı inancını yaşayacağız. Her bir ilçe başkanımızı, bu manada sonsuz inanç ve güven taşıdığını bilerek yapmış ve yapacak olduğunuz çalışmaların hedefine ulaşması dileğiyle, Cenab-ı Allaha emanet ediyor, muvaffakiyetler diliyorum.”

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL