‘Vefatının 26.Yılında Turgut Özal’

8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal 17 Nisan 1993’te vefat etti. 13 Ekim 1927’de Malatya’da doğdu. Babası Mehmet Sıddık Bey, annesi Hafize Hanım’dır. Aile Cinlioğlu olarak tanınmaktadır. Anne tarafı, Elazığ’ın Çemişkezek ilçesinin 1974..

‘Vefatının 26.Yılında Turgut Özal’

8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal 17 Nisan 1993’te vefat etti.

13 Ekim 1927’de Malatya’da doğdu. Babası Mehmet Sıddık Bey, annesi Hafize Hanım’dır. Aile Cinlioğlu olarak tanınmaktadır. Anne tarafı, Elazığ’ın Çemişkezek ilçesinin 1974 yılında Keban Barajı’nın altında kalan Toma mezrasındandır ve Kayı boyuna dayanır. Babasının memuriyeti sebebiyle Anadolu’da çeşitli mekteplerde okudu. Bilecik’in Söğüt ilçesinde başladığı ilkokulu dördüncü sınıfta iken (1937) babasının tayini Silifke’ye çıktığından Silifke’de bitirdi. Silifke’de girdiği ortaokulu Mardin’de tamamladı. Mardin’de o zamanlar lise olmadığı için ailesi onu Konya Lisesi’ne gönderdi. Bir yıl sonra da ortaokulu bitiren kardeşi Korkut’la birlikte Kayseri’deki liseye nakledildi. Buradan mezun olunca (1945) gittiği İstanbul’da kaydolduğu İstanbul Teknik Üniversitesi’nden 1950’de yüksek mühendis olarak mezun oldu. Üniversite yıllarında dinî alt yapısı güçlendi ve burada iken Necmettin Erbakan’la tanıştı. Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı’nın evindeki bir sohbette daha sonraları sıkı bir irtibat içinde olacağı Mehmet Zahit Kotku’nun yakın arkadaşı ve dergâhın postnişini Abdülaziz Bekkine ile tanıştı.

İlk görevine 1950’de Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nde başladı. Süleyman Demirel’in de çalıştığı bu kurum o yıllarda Ankara’nın en iyi kurumları arasında yer alıyordu. Demirel baraj projelerini çizerken Özal da projelerin elektrikle ilgili hesaplarını yapıyordu. Bu arada Hasan İnan’ın kızı Ayhan Hanım’la evlendi. 1951 yılının ilkbaharında başlayan ve sonbaharında sona eren bu evlilik onda derin iz bıraktı. Altı ay sonra elektrik enerjisi ve mühendislik ekonomisiyle ilgili eğitim görmek üzere bir yıllığına Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Amerika’nın teknolojisinden ve toplumsal yaşamından etkilendi. 1953’te Türkiye’ye dönünce Elektrik İşleri Etüt İdaresi’nde çalışmaya devam etti ve genel müdür teknik müşaviri oldu. İkinci evliliğini 31 Mayıs 1953’te Semra Yeyinmen ile yaptı. 1958’de Ankara’da iki yıllık Devlet Yatırım Planı’yla ilgili çalışma grubunda yer aldı; bu grup Devlet Planlama Teşkilâtı’nın çekirdeğini oluşturdu. 1957’de Devlet Su İşleri genel müdürü olan Süleyman Demirel’in 1958 ve 1959 yıllarında danışmanlığını yaptı. 1959-1961 yıllarında ifa ettiği askerlik görevinin ardından Elektrik İşleri Etüt İdaresi’ndeki vazifesine geri döndü ve 1965 yılına kadar bu görevini sürdürdü.

1965’te Süleyman Demirel hükümeti kurulunca başbakanlık müşavirliğine tayin edildi. 1967’de Devlet Planlama Teşkilâtı’nın başına getirildi. Bu görevinin yanında Ereğli Demir-Çelik Fabrikaları Yönetim Kurulu üyeliği, Para Kredi başkanlığı, Ekonomik Koordinasyon Kurulu başkanlığı, Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Bölgesel Kalkınma ve İşbirliği Örgütü kurul başkanlığı yaptı. 12 Mart 1971 muhtırasının ardından görevden alınınca Dünya Bankası’ndan gelen teklifi kabul ederek Dünya Bankası Başkanı McNamara’nın özel danışmanı oldu. 1975’te Türkiye’ye dönüp Sabancı Holding’de genel koordinatör olarak işe başladı. Daha sonra çeşitli firmalarda değişik görevlerde bulundu. Aynı dönemde Madenî Eşya Sanayicileri Sendikası üyesi oldu. Bir süre sonra Madenî Eşya Sanayicileri Sendikası’nın önce yönetim kurulu başkanlığını, ardından genel başkanlığını üstlendi. 1977 seçimleri öncesinde Millî Selâmet Partisi’nden İzmir’den milletvekili adayı olduysa da seçilemedi. Süleyman Demirel 12 Kasım 1979’da bir azınlık hükümeti kurunca hükümetin planlama ve başbakanlık müsteşarlıklarına getirildi. 24 Ocak 1980 tarihinde yayımlanan ve “24 Ocak kararları” diye anılan Türkiye’nin en köklü ekonomik reformuyla ilgili kararların alınmasında başta gelen isimler arasında yer aldı.

12 Eylül 1980 darbesinde Kenan Evren tarafından çağrılarak 24 Ocak kararlarının uygulanacağı ve beraber çalışma isteği kendisine bildirildi. 20 Eylül’de kurulan Bülent Ulusu hükümetinde ekonomiden sorumlu başbakan yardımcısı oldu ve 13 Temmuz 1982’de istifasına kadar görevini sürdürdü. Halk oyuna sunulan yeni anayasa 8 Kasım 1982’de kabul edilip parti kurma çalışmaları başlayınca 20 Mayıs 1983’te Anavatan Partisi’ni oluşturdu. 6 Kasım 1983’te yapılan genel seçimlerde tek başına iktidar olacak çoğunluğu elde etti. 13 Aralık 1983’te kurduğu hükümet 24 Aralık 1983’te Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden güven oyu aldı. Böylece başbakan olarak Türkiye’nin 1980’li yıllarına damgasını vuracağı yeni bir dönemi başlattı. Şubat 1987’de Amerika’da “koroner by-pass” ameliyatı oldu. Aynı yıl gerçekleştirilen erken genel seçimlerde de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu sağladı. Anavatan Partisi’nin 18-19 Haziran 1988 tarihinde yapılan II. olağan büyük kongresindeki konuşması esnasında kendisine düzenlenen suikastta parmağından hafif şekilde yaralandı. Kürsüden bu durumda yaptığı konuşma kamuoyunda derin etki bıraktı. Kenan Evren’in yerine 31 Ekim 1989’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde cumhurbaşkanı seçildi ve 9 Kasım’da cumhurbaşkanlığı görevini devraldı. 17 Nisan 1993’te kalp krizi geçirerek öldü. Böylece 1983 yılında başlayan, Türkiye’nin ekonomik, siyasal ve toplumsal alanlarında birçok yeniliğin yapıldığı bir dönem sona ermiş oldu.

Turgut Özal bir devlet adamı olarak bazan mütevekkil, kaderci, bazan da inatçı bir karakter sergilemiştir. Kafasına koyduğu işi mutlaka başarmak isteyen bir kişiliğe sahipti. Kazanma arzusu, kaybetmeyi kabullenmemesi ve tez canlılığı ile dikkat çekiyordu. Bürokratik işlemlerin uzamamasını ister, sürekli yenilik peşinde koşardı, yeni teknolojiye karşı özel bir merakı vardı. Siyasî hayatında ve davranışlarında liberal düşünce tarzı onun en önemli özelliğiydi. O zamana kadar Türkiye’de alışılmamış bir siyasetçi profili çizmişti. Konuşmaları, mimikleri, davranışları ve insanlara yaklaşım tarzı ile sade bir insan görüntüsü ortaya koymuş, halka yakın davranışlarıyla geniş kitlelerin sempatisini kazanmıştı. Bu durumuyla halkın gözünde her gün karşılaşılan bir insan profili çizmekteydi. Siyaset sahnesinde asık suratlı, üstten bakan devlet adamı yerine sevimli ve sempatik bir görünüm sergilemişti. Türk halkının çoğunluğu Özal’ın şahsında kendi kimliğiyle iktidara ortak olduğuna inanmıştı. Özal, devletin geleceğe yönelik kimlik tasavvuru ile halkın tarihsel süreçten gelen geleneksel kimliği arasında bağlantı kurma becerisini de göstermişti. Bir yönüyle Türkiye’yi çağdaş dünyanın rasyonel değerleriyle buluşturmaya çalışırken diğer yönüyle Türk insanının yerel değerlerine evrensel ufuklar açma çabasındaydı.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL