“Anayasa Mahkemesi kararını üzüntüyle karşılıyoruz”

Türk Ocakları Kocaeli Şube Başkanı  Yücel Alpay Demir yaptığı yazılı açıklama ile Anayasa  Mahkemesinin kararını kınadı.   Yücel Alpay Demir’in açıklaması: “Anayasa Mahkemesi, “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan metne..

“Anayasa Mahkemesi kararını üzüntüyle karşılıyoruz”

Türk Ocakları Kocaeli Şube Başkanı  Yücel Alpay Demir yaptığı yazılı açıklama ile Anayasa  Mahkemesinin kararını kınadı.

 

Yücel Alpay Demir’in açıklaması: “Anayasa Mahkemesi, “Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi” adıyla hazırlanan metne imza atan 9 akademisyenin, “terör örgütü propagandası yapma suçundan cezalandırıldıkları gerekçesiyle yaptıkları bireysel başvuruda, “hak ihlali” kararı verdi. Basındaki haberlere göre, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, ihlalin ortadan kaldırılması ve yeniden yargılama yapılması için karar örneğinin yerel mahkemelere gönderilmesine, başvuruculara 9 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti. 2016 yılının Ocak ayında, 1128 akademisyen tarafından bir bildiri yayımlanmış; bildiride Sur, Cizre ve Silopi başta olmak üzere Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki sokağa çıkma yasakları ve operasyonlar sırasında insan haklarının ihlal edildiği, katliam ve sürgün yapıldığı iddia edilmişti. Akademisyenlerin bazıları “terör örgütü propagandasından gözaltına alınmış, bazıları da KHK’lerle üniversitelerden ihraç edilmişti.

Malum olduğu üzere sözde “çözüm ve barış” sürecinden yararlanan PKK, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da fiilî hâkimiyet kurma yolunda pek çok yasa dışı faaliyete girişmiş; mahkemeler kurmuş ve kaymakamlar atamıştı. Sivil veya resmî kıyafetle çarşıya pazara çıkan güvenlik güçleri hakaret ve saldırılara uğruyor, katlediliyordu. Devletin terör örgütüne karşı harekete geçme ihtimali üzerine pek çok şehir ve kasabada hendek ve barikatlar kuran, sivil halkı âdeta canlı kalkan olarak kullanmak için kentlerde tutan PKK’ya karşı, güvenlik güçleri operasyonlara başlayınca içeride ve dışarıda PKK sever taife tarafından itirazlar yükseldi. Devlet, vatandaşın kılına zarar gelmemesi için büyük bir dikkat ve özenle hareket ettiğinden operasyonlar aylarca sürdü. Suriye’nin kuzeyinde kazandıkları uluslararası destekten de şımaran PKK’lılar, iyice gemi azıya almıştı.

İşte böyle bir ortamda 1128 akademisyen, Türkiye ve Türklük aleyhtarı bir mahfilde hazırlandığı apaçık ortada olan bir bildiri yayımladı. Bildiri, “Bu suça ortak olmayacağız” başlığını taşıyor ve devletin güvenlik güçlerini katliamla, Kürtleri ve diğer etnik grupları sürgün etmekle suçluyordu. Türk Devleti, kendi egemenlik alanı içinde bulunan şehirlerdeki bu çetelerle mücadele ederken bir işgal ordusu gibi takdim ediliyordu. “Bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak bu suça ortak olmayacağız!” diye başlayan bildiride şunlar yer alıyordu: “Türkiye Cumhuriyeti; vatandaşlarını Sur’da, Silvan’da, Nusaybin’de, Cizre’de, Silopi’de ve daha pek çok yerde haftalarca süren sokağa çıkma yasakları altında fiilen açlığa ve susuzluğa mahkûm etmekte, yerleşim yerlerine ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırarak, yaşam hakkı, özgürlük ve güvenlik hakkı, işkence ve kötü muamele yasağı başta olmak üzere anayasa ve taraf olduğu uluslararası sözleşmeler ile koruma altına alınmış olan hemen tüm hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir.” Bu bildiride “kasıtlı ve planlı kıyımdan, “Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından dem vurulmakta; adı verilmeden PKK, Kürt siyasi iradesi olarak belirlenmekte ve Hükûmetten PKK ile müzakere etmesi istenmekteydi. “Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi son vermesini talep eden” akademisyenlerin bildirisinde, PKK’dan veya PKK’lıların eylemlerinden tek kelime dahi söz edilmiyordu.

Devleti kasıtlı kıyım, sürgün, katliam yapmakla suçlayan malum zevatın terör örgütüne tek laf dahi etmemesi, bildirinin “barış için” değil PKK ve uzantılarının “bölücü taleplerini desteklemek için” yayımlandığını açıkça ortaya koymaktaydı. Nitekim o tarihte biz de Türk Ocakları olarak bu bildiriye karşı, “Vatansever Türk Aydınları” başlıklı bir bildiriyi imzaya açmış; 13 Ocak 2016 tarihinde kamuoyuna duyurmuştuk. “İçinde tek doğru cümle bulunmayan iftira manifestosu, üniversite tarihimize sürülmüş kapkaranlık bir lekedir. (…) ‘Barış’ gibi ilkeleri, terörü mazur ve meşru göstermek arzusuyla kirli namlulara sürenler, öncelikle insanlığın ulvi değerlerini katlediyorlar.” dediğimiz bildirimizde, milletimizi teröre karşı yürekten, güçlü bir dayanışmaya davet etmiştik.

Bugün gelinen noktada, söz konusu bildiri dolayısıyla yargılanan şahısların, fikir ve ifade hürriyetini kullandıkları için haklarında verilen mahkûmiyet kararlarının hak ihlali olduğu yönündeki Anayasa Mahkemesi kararını üzüntüyle karşılıyoruz. Fikir ve ifade hürriyeti, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmazlarındandır. Bununla birlikte, Türk Devleti’nin güvenlik güçlerinin, terör örgütüne karşı büyük bir özveri ve ihtimamla yürüttüğü mücadeleye “kasıtlı kıyım”, “katliam” vb. yaftalarla saldırmanın bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini, büyük Türk milletinin engin ferasetine bırakıyoruz. Bizi bu meselede ilgilendiren husus, şahısların mahkûm edilip edilmemesi değildir. Bunların bir kısmı, belki de imzaladığı metnin muhtevasını tam olarak görmemiştir. Nitekim bazıları, sonradan imzalarını geri çekmişlerdir. Asıl mesele, terör örgütüyle mücadele eden devleti en ağır sözlerle suçlarken terör örgütüne açıkça destek veren bu şahısların “barış akademisyeni” olarak takdim edilmesidir. Demokrasi, insan hakları ve barış gibi kavramları kirleten bu zihniyeti kınıyoruz.

Türk Ocakları olarak etnik ve mezhebî ayrım yapmaksızın Türk milletinin bütün fertlerinin insan hakları ve hukuk devleti çerçevesinde yaşamaya hakkı olduğuna yürekten inanıyoruz. Yeter ki bölücüler, uluslararası odakların maşaları ve onların aydın/akademisyen kılıklı destekçileri gölge etmesinler.

Bu vesileyle terör örgütüne karşı yürütülen mücadelede şehit olan asker, polis, korucu ve diğer güvenlik görevlilerimizi ve terör örgütünün şehit ettiği bütün yurttaşlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz.

Yüce Türk Milletine ve kamuoyuna saygılarımızla.”

 

 

 

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL