KOÜ, İstanbul’un Bilinmeyen Tarihine Işık Tutuyor

“Kazının Bilim Ayağı: Kocaeli Üniversitesi” KOÜ ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde, Küçükçekmece Gölü’nün Avcılar Sahili’nde bulunan Firuzköy Yarımadası’nda, on yıldır çalışmaları sürdürülen “Bathonea” kazıları; İstanbul’un kronolojisindeki boşlukları dolduruyor…

KOÜ, İstanbul’un Bilinmeyen Tarihine Işık Tutuyor

“Kazının Bilim Ayağı: Kocaeli Üniversitesi”

KOÜ ile Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğinde, Küçükçekmece Gölü’nün Avcılar Sahili’nde bulunan Firuzköy Yarımadası’nda, on yıldır çalışmaları sürdürülen “Bathonea” kazıları; İstanbul’un kronolojisindeki boşlukları dolduruyor.

Kazıyla ilgili bilgi veren Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Bathonea Kazıları Başkanı Doç. Dr. Şengül Aydıngün, “Bölgede sürdürülen 2 yıllık ön araştırma sırasında yapılan yüzey taraması ve jeofizik çalışmalar bizi çok önemli arkeolojik kalıntılara ulaştırdı. Elimizdeki verilerle Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuruda bulunduk. Kazı talebimiz, 2009 yılının yaz aylarında Bakanlar Kurulu’nun ardından Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımız tarafından onaylandı. Tüm bu süreçte kazının bilim ayağı Kocaeli Üniversitesi’nin, bürokrasi ve yasal ayağı ise Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sorumluğunda oldu.” dedi.

Farklı Alanlardan Bilim İnsanları Bathonea’da Buluştu

Bu çalışmanın çok sayıda bilim insanını bir araya getirdiğini söyleyen Aydıngün, sözlerini şöyle sürdürdü: “2009 yılından itibaren ülkemizde eğitim veren üniversitelerin yanı sıra Almanya, İngiltere, İspanya, ABD, Fransa, Polonya, Avusturya, İtalya gibi ülkelerden yaklaşık 200 bilim insanı kazımızda çalışmalar gerçekleştirdi.”

“Kazı sırasında ortaya çıkan bir ‘kehribar boncuk’, bizler için çok şey ifade etmeyebilir ama onun yaklaşık bin yıl önce Baltık Denizi kıyısından gelen bir Vikingliye ait olabileceğini yalnızca konunun uzmanı bilir. Bulduğumuz bir iskeletin üzerindeki izlerden bireyin cinsiyetini, kaç yıl yaşamış olduğunu ancak Adli Tıp Uzmanı tanımlayabilir. Bu açıdan kazı, sadece arkeologların işi değildir. Multidisipliner çalışmak oldukça güzel sonuçlar doğurabiliyor.”

İstanbul’un Milattan Önceki Bin Yıllık Tarihi Aydınlanıyor

İstanbul’un geçiş yollarının kavşağında bulunan coğrafi bir bölge olduğunu belirten Aydıngün, “Yüz binlerce yıllık insanlık tarihinin izlerini burada görmek mümkün. İstanbul’un daha çok M.Ö. 9000-3000 yılları arasına ait tarihsel verileri bilinirken M.Ö. 2000 ile M.Ö. 1000’li yılları arasında kalan yaklaşık bin yıllık bir dönemi hakkında hiçbir bilgi yoktu. Üniversitemizin yürüttüğü kazılar esnasında, bu eksikliği giderecek buluntulara rastlandı.” diye konuştu.

“Küçükçekmece ve Çevresinde Yüz Binlerce Yıllık Bir Yaşam Tespit Edildi”

Bathonea kazısında elde edilen bulguların İstanbul’da yüz binlerce yıllık insanlık tarihine ışık tuttuğunu kaydeden Aydıngün, “Çalışmalarımız sonucunda iki heykelcik ve bir figürin ile bazı testi parçaları bulduk. Bu eserler M.Ö.2000 yıllara tarihlenebiliyor ve tipolojik olarak Hitit eserlerine benziyor. Sakarya Nehri’nin batısında, daha önce hiç M.Ö. 2000 yıllarına ait izler tespit edilmemişti. Bu kazı sayesinde İstanbul’un karanlık ve bilinmeyen bölümünü aydınlatarak Küçükçekmece Gölü ve çevresinde yüz binlerce yıllık bir yaşamı tespit ettik.” dedi.

YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)

Yorum yapabilmek için buradan üye girişi yapınız.

ÜYE GİRİŞİ

KAYIT OL